Amasra’da termik santral balıkçılığın sonu olur

Amasra'da kömürlü termik santral tüm itirazlara karşın inşa edilirse şehrin ana geçim kaynaklarından balıkçılığın sonu gelecek. Balıkçı Şenol Kayhan, “Her görenin hayranlık duyduğu böyle bir yere nasıl olur da termik santral planlanır, aklım almıyor! Yöreyi, balıkçılığı değil, sadece kendi çıkarlarını düşünüyorlar…” diyor.

  • Yazan: Doğu Eroğlu
  • Fotoğraflar: Caner Özkan
  • Video: Barbaros Kayan

Amasra’nın geçimini büyük ölçüde balıkçılık ile sağlayan Tarlaağzı ve Gömü köylerinin arasında yer alan maden sahasının yanına termik santral inşa edilmek isteniyor. Santral inşa edilirse bu köylerdeki balıkçılık tarihe karışabilir, bölgenin doğal güzelliği ise ancak hatıralarda kalabilir.

Tarlaağzı ve Gömü köylerinde yaşayan balıkçılar için balık sezonunun en hareketli dönemi Eylül ile Ocak ayları arasında yaşanıyor. Palamut, istavrit, çinekop, barbun ve kefal tutan balıkçılar yılın dört aylık dönemini neredeyse tamamen denizde ağ atıp toplayarak ya da limanda hazırlık yaparak geçiriyor. 52 yaşındaki balıkçı Şenol Kayhan, avlanma sezonundaki sıradan bir gününü şöyle anlatıyor: “Akşamdan çıkar, sabaha kadar denizde kalırız. Gece ağlarımızı atar, sonra toplarız. Balıklar kasalanır, temizlenir, nihayet gece biter. Gündüzleri balık kıyıdaysa olta attığımız da olur ama genelde günü ağların tamiriyle ya da dinlenerek geçiririz. Çünkü gece için yine zinde ve uyanık kalmamız gerekir.” Hem deniz ekosistemi hem de bölgede yaşayan pek çok ailenin geçim kaynağı olan balıkçılık yakında eski canlılığını yitirebilir.

Amasra’yı ziyarete gelenlerin çok sevdiği Amasra Salatası içerisine konan pek çok sebze ile salata yanında yenen balıkların hatırı sayılır kısmı, Amasra’nın birkaç kilometre batısındaki Tarlaağzı ve Gömü köylerinden geliyor. Tarım ve balıkçılıkla geçinen, kömür madenlerine de çok sayıda işçi gönderen köylerin ikisi de denize bakan yamaçlar üzerine kurulu. Köy evlerinin biraz üzerindeki sebze bahçeleri ile kestane ve zeytin ağaçları kendilerini hemen belli ediyor. Her yılın Eylül ayındaysa köyün balıkçıları avlanma sezonu telaşına kapılıyor. Ancak iki köyün ortasındaki taşkömürü madeni gerekçe gösterilerek inşa edilmek istenen termik santral projesi hem köyler hem de Amasra ile Bartın sakinleri için geleceği bulanıklaştırıyor.

Gömü’den Tarlaağzı’na uzanan bir kilometrelik yolda, Amasra-B kömür sahasının girişindeki nefeslik (maden ağzı) göze çarpıyor. Hattat Holding 2005’te kazandığı rödovans ihalesinin ardından Amasra-B kömür sahasının işletmesini 2006’da Türkiye Taşkömürü Kurumu’ndan (TTK) devraldı ve kömürlü termik santral projesi için resmi süreçleri başlattı. Tarlaağzı ve Gömü köyleri ile Amasra ve Bartın’da yaşayanların kömürlü termik santral projesine karşı verdiği mücadele de böylece başladı.

Gömü Köyü’nde yaşayan 1966 doğumlu Şenol Kayhan, Amasra’nın köylerindeki pek çok akranı gibi TTK tarafından işletilen taşkömürü müessesesinden emekli. Emekliliği sonrası tüm mesaisini balıkçılığa ayıran Kayhan bir süredir, Tarlaağzı ve Gömü Köyleri Su Ürünleri Kooperatifi’nde başkan yardımcısı olarak görev yapıyor.

İki köyün ortaklaşa kurduğu kooperatifin 58 üyesi var. Bu üyelerin birçoğu olta ve ağ balıkçılığıyla uğraşıyor. Kayhan’a göre balıkçılık Tarlaağzı ve Gömü köyleri için çok önemli bir gelir kaynağı. Kooperatif bünyesindeki balıkçıların yıllık gelirinin 400 bin lira civarında olduğu tahmin ediliyor. Üstelik bu gelirin tümü iki köyde kalıyor.

Kooperatif, Tarlaağzı ve Gömü köyleri için büyük önem taşıyan balıkçı barınağını geliştirmeyi planlıyor. Barınakta şimdilik sadece kooperatifin yönetimine de ev sahipliği yapan bir kafeterya binası bulunuyor. Yönetim, limanın arkasındaki arazide balıkçılar için birkaç kulübe ile bir buzhane yapılmasını tasarlıyor. Özellikle buzhane, Tarlaağzı ve Gömülü balıkçıların Amasra ve Bartın dışındaki pazarlara ulaşmasını sağlayacak; böylelikle balıklar uzak pazarlara satılabilecek ve köylerin geliri artacak. Ancak gelişim planları biraz da termik santral projesine bağlı. Limanın yasal kullanım hakkına 10 yıl daha sahip olsa da, gelişim planlarının santral inşaatı yüzünden yarıda kalması ihtimali Kooperatif yönetimini endişelendiriyor. Hattat Holding avukatlarının, santrale karşı açılan bir davada sarf ettiği “Üç-beş balıkçı ailesi için termik santral yapılmasını engelleyemezsiniz” sözleri, bu tereddütte haklılık payı olduğunu gösteriyor.

Şenol Kayhan denize açılmak için son hazırlıklarını yaparken bir yandan da barınağın doğusundaki tepeyi göstererek termik santral projesinin köyler ve balıkçılık faaliyetleri üzerindeki olası etkilerinden söz ediyor: “Santral iki köy için de yok olma tehlikesi demek. Santral yapılınca burası [limanı gösteriyor] kömür stok sahası ve mendirek olacak. Bu sahanın içine büyük gemiler girecek. Şimdiki liman balıkçı teknelerine yönelik. Büyük gemiler giremeyeceği için şirket yeni bir liman yapmak istiyor. Burası kömür stok sahası olursa kooperatif herhangi bir faaliyette bulunamaz zaten. Nasıl balık tutulacak? Ya balıkçılık olacak ya da kömür…”

Tüm Bartınlılar gibi Şenol Kayhan da Amasra-B kömür sahasında üretilecek kömürün, kurulmak istenen santralin gereksinimini karşılamayacağı kanısında. Zaten Bartınlılara göre santral projesiyle birlikte denize dev bir dolgu alanı ve liman yapılmak istenmesinin sebebi de santralde kullanılacak kömürün dışarıdan gelecek oluşu. Bu görüşe göre santralde kullanılacak kömürün çok önemli bir kısmı ithal edilecek fakat santrali Tarlaağzı ve Gömü köylerinin bulunduğu alana yapabilmek için Amasra-B kömür sahasının varlığı şirket tarafından gerekçe gösteriliyor. Şirket her ne kadar buradan çıkarılacak kömürün santralde kullanılacağını ÇED Raporlarında belirtse de ithal kömür taşıyan tankerlerin yanaşabileceği bir liman projesinin de bulunması, ithal kömür kullanılabilmesinin kapısını aralıyor. Emekli maden işçisi Kayhan, liman projesi ile ithal kömür ilişkisini şöyle açıklıyor: “Yıllarca Amasra’da devletin kömür ocağında çalıştım. Bu yöredeki kömür miktarı ve damar yapısının termik santralde yakılacak günlük 20 bin ton kömürün üretimine uygun olmadığını biliyorum. Büyük bir liman yapmak istiyorlar ki termik santralde kullanılacak ithal kömürü taşıyacak devasa gemiler buraya yanaşabilsin. Balıkçılık tabii ki etkilenecek ama onlar bizim faaliyetlerimizi değil kendi menfaatlerini düşünüyorlar.”

Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi, Amasra-B sektöründen çıkarılacak kömürün santralin ihtiyacının çok küçük bir bölümünü karşılayacağını belirtmişti: “Santralin yıllık kömür ihtiyacı 13,000,000 ton (2014’teki değerlendirme 4×660 MW kurulu güç öngören toplamda iki ayrı santral projesi üzerinden yapılmıştı. Ancak şu anda 2×660 MW kurulu güce sahip tek bir termik santral projesi hakkında ÇED Olumlu Kararı bulunuyor. Dolayısıyla kömür ihtiyacı 7,500,000 ton olarak okunmalı) civarındadır. Buna karşılık firmanın Amasra-B sahasından taahhüt ettiği üretim hedefi yıllık maksimum 3,500,000 tondur. Amasra’daki kömür damarlarının jeolojik ve tektonik yapısı göz önüne alındığında bir yılda üretilecek kömür miktarı en fazla 1,000,000 tondur. Zonguldak taşkömürü havzasındaki tüm üretimin kurulacak termik santral ihtiyacını karşılayamayacağı ortadayken, santralde bölge kömürlerinin kullanılacağı ifadeleri gerçeği yansıtmamaktadır.”

Şenol Kayhan’ı ve diğer balıkçıları düşündüren bir başka konuysa santral projesi kapsamında inşa edilmesi planlanan derin deniz deşarjı ünitesi. Kömür yakan kazanların soğutulmasında deniz suyu kullanılacak. Santralin üretim yaptığı her saat, denizden çekilecek 169,900 metreküp su, santralin soğutma sistemini dolaştıktan sonra ısınmış halde denize geri verilecek. Bu da santralin ÇED Raporu’na göre deniz suyu sıcaklığını yaklaşık iki derece artıracak. 30 yıldır bölgede balıkçılık yapan Kayhan, Zonguldak’ın Çatalağzı ilçesinde yaşananların Amasra’da da meydana gelebileceğinden, ısınan deniz suyunun sucul yaşamı geri dönüşü olmayacak biçimde etkileyebileceğinden endişeleniyor: “Çatalağzı’ndaki termik santrallerin oradaki balıklara ne kadar zarar verdiğini arkadaşlarımız bize fotoğraflarla anlattı. Tonlarca balığın santrallerin soğutma sistemine girip orada telef olduğunu da gördük. Balıkların yuvalandığı, ‘kuyu’ tabir ettiğimiz, yosunlar arasına yumurta bırakılan alanlar bu bölgede yoğun. Santralde kullanılacak su denize geri verilirken, kazanlardan taşınacak kül deniz tabanında birikip, Çatalağzı’nda olduğu gibi betonlaşmaya yol açarsa balıkların yavrulaması da etkilenecek.”

Aslında Kayhan’ın bu endişelerini bir zamanlar Bartın Valiliği de paylaşıyordu. Valilik tarafından 2008’de hazırlanan Bartın 2023 Stratejik Amaçlar ve İl Gelişme Planı belgesinin çevre konusunda yaptığı değerlendirmede, Bartın’da ağır sanayi tesislerinin bulunmamasının kentin güçlü yanlarından biri olduğunun altı çiziliyordu. Belgede, “Çatalağzı Termik Santrali’nden denize boşaltılan kül ve cürufların Bartın kıyılarına ulaşması, buralardaki canlı yaşamını yok etmesi” ihtimali Bartın doğasına yönelen tehditler arasında gösteriliyordu. Santral planlarına verdiği olumlu yanıtlara bakılırsa, Bartın Valiliği ilerleyen yıllarda bu tehdit algısını önemsemekten vazgeçmiş olsa gerek.

Akşamüstü, ağları kontrol etmek üzere denize açıldığımızda, Kayhan yakınmadan edemiyor: “Şirket burayı yok etmek için elinden geleni yapıyor. Her görenin hayranlık duyduğu böyle bir yere nasıl olur da termik santral planlanır, aklım almıyor. Amasra’ya ziyarete gelenler buraya termik santral kurulacağını öğrendiklerinde inanamıyorlar! ‘Buraya nasıl santral kurulur?’ diye soruyorlar şaşkınlıkla. Çünkü burada yaşamayı her insan ister. İşte, başımızda büyük bir santral belası. Bu işin sonu ne olacak peki?”

Santralin dava süreci

Bartın Platformu’nun yıllara yayılan çabaları ve oluşturduğu baskı, Amasra’ya yapılmak istenen termik santrali defalarca planlama aşamasındayken durdurmayı başardı ancak bir süredir onların mücadelesi de yargıya taşınmış durumda.

Amasra’da çıkarılan kömürü kullanacak termik santral projesi için Hattat Holding ilk defa 1999’da girişimde bulunduğunda, Bartın ve Amasralıların tepkisi şirketin geri adım atmasına yol açtı. Şirket 2005’te taş kömürü çıkaracağı iddiasıyla tekrar Amasra’ya geldi ve Amasra-B kömür sahasının rödovans yoluyla işletme hakkına sahip oldu. Şirketin 2006’da termik santral projesi için elektrik üretim lisansı alması ve 2009’da santral projesi için ÇED süreci başlatması üzerine, Bartınlı yurttaşlar ve sivil toplum kuruluşları 2010’da Bartın Platformu’nu kurdu.

2,640 MW kurulu güce sahip termik santral projesi hakkındaki ÇED süreci, yer seçiminin uygunsuz olduğu gerekçesiyle İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu (İDK) aşamasını geçemeyince, şirket 2010’da 1,320 MW kurulu güce sahip Amasra ve Bartın Termik Santrali isimlerini taşıyan iki proje için başvuru yaptı. Bu projeler için 2010’da başlatılan ÇED süreçleri de 2012’de sonlandırıldı.

2013 yılının Ocak ayında Hattat Holding, termik santral projesine uygun olmadığı daha önce belirlenmiş Tarlaağzı ve Gömü köyleri ortasına 1,320 MW kurulu güce sahip, Hema Entegre Termik Santrali projesini inşa etmek için tekrar başvuru yaptı. ÇED süreci, Bartınlıların itirazları sayesinde iki defa daha İDK aşamasında takıldı.

2014’te ÇED Raporu bir kez daha İDK aşamasına gelince, 5 Haziran 2014’te, termik santral projesine karşı Amasra’daki neredeyse tüm dükkanlar   kepenk kapattı ve aynı gün Tarlaağzı ile Amasra arasında insan zinciri oluşturuldu. Nihai hale gelen ÇED Raporuna karşı 10 günlük itiraz süresindeyse Bartın Platformu tamı tamına 42 bin ıslak imzalı dilekçe topladı! O dönem 190,000 nüfuslu Bartın’daki her dört kişiden biri termik santrale karşı itiraz dilekçesi doldurdu ve 42 bin dilekçe Bakanlığa çuvallarla teslim edilebildi. Tepkiler yüzünden Bakanlık proje hakkında karar vermekten kaçındı.

2015 sonrasında, tek proje halinde hazırlanması gereken termik santralin dörde bölündüğü ve her bir proje hakkında ayrı ÇED süreçleri yürütüldüğü anlaşıldı. Termik santralin ana ünitesi HEMA Termik Santrali ve Kül Depolama Sahası için yürütülen ÇED sürecinin yanı sıra, dolgu alanı ve rıhtımın yer aldığı HEMA Limanı projesi için ayrı, kömür lavvarlama (kömürün kalorice zenginleştirilmesi) faaliyetlerini barındıran Kömür Hazırlama Tesisi ve elektrik iletim hattı için ayrı ÇED Raporları hazırlandı.

Bakanlık 6 Ekim 2016’da proje hakkında tekrar ÇED Olumlu Kararı verince, Bartın Platformu öncülüğünde, 2019 davacıyla Türkiye’nin en geniş katılımlı çevre davası açıldı. Davanın Zonguldak İdare Mahkemesinde görülen duruşmasına da yüzlerce Bartınlı katıldı.

Ne var ki ÇED Olumlu Kararlarının iptali için açılan davalar, Zonguldak İdare Mahkemesi tarafından Mayıs 2018’de reddedildi. Hakkındaki ÇED Gerekli Değildir Kararı Kasım 2015’te iptal edilen Kömür Hazırlama Tesisi projesi için de 5 Eylül 2018’de ÇED Olumlu Kararı verildi. Bartınlıların termik santral karşıtı mücadelesi hâlâ yerel mahkemeler, bölge mahkemeleri ve Danıştay’da sürüyor.

senol-9a
senol-8a
senol-7a
senol-6a
senol-4a
senol-3a
senol-2a
senol-1a
senol-5a

KÖMÜRÜ BIRAK!

Türkiye’de aktif çalışan 28, hayata geçmesi planlanan 40’tan fazla kömürlü termik santral projesi var. Dünya bu kirli ve verimsiz enerji kaynağından vazgeçerken, Türkiye yatırım yapmaya devam ediyor. Oysa sahip olduğu güneş enerjisi potansiyeliyle yenilenebilir ve temiz enerji alanında dünya lideri olabilir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan, kömürlü termik santral projelerini iptal etmesini ve yenilenebilir enerjiye yatırım yapmasını talep et.

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?