Çan: Yabancıya “örnek” yerlisine “dert”

Yeni termik santrallerin kurulacağı bölgelerden insanlar, 18 Mart Çan Termik Santrali’ne “turistik gezilere” götürülüyor. “Örnek santral” olarak gösterilen Çan’da yaşayan 55 yaşındaki Ali Can ise santraller yüzünden köylerindeki 800 kişilik nüfusun 80’e düştüğünü anlatıyor ve ekliyor: ‘Biz bile bile ölüme terk ediliyoruz!’

  • Yazan: Doğu Eroğlu
  • Fotoğraflar: Caner Özkan
  • Video: Barbaros Kayan

Türkiye’de termik santral projelerine yönelik toplumsal tepkileri yakından takip edenlerin aşina olduğu garip bir uygulama var: Örnek santral turları.

18 Mart Çan Termik Santrali de bunlardan biri. Bu “örnek santralin” yanı başında yaşayan

55 yaşındaki Ali Can, termik santralleri görmek için Çan’a getirilenlere şöyle sesleniyor: “İnanmasınlar, tek tavsiyem bu. İnanmasınlar! Termik santrali tanımayanlar, termik santralin çalışıp çalışmadığını bilmezler bile. Çalışmadığı zaman getirmişlerdir, göstermişlerdir, tertemizdir! Bunu gelsinler bize sorsunlar! O kırmızı külü dışarıya attığı zaman ne oluyor görsünler!”

Kömürlü termik santral kurmayı planlayan şirketler, santral inşa etmek istedikleri bölgelerde yürüttükleri halkla ilişkiler kampanyaları sırasında, santrallerin zannedildiği gibi zararlı etkileri olmadığını, güncel projelerin doğayla ve toplumla uyumlu olduğunu öne sürüyor. Santral projelerinin planlandıkları bölgelere ekonomik canlılık getireceği iddiaları da sıkça dile getiriliyor. Proje etki alanında yaşayan topluluklardaki görüş ayrılıkları da çoğunlukla, şirketlerin kampanya yaptığı bu safhada ortaya çıkıyor. Tarım ile hayvancılık gibi geleneksel ve toprağa bağlı faaliyetlerden geçinmek zorlaşmış, işsizlik artmış, üstüne bir de şirketler proje sahasındaki araziler için piyasa ederinin üzerinde bedeller ödemeye razı olmuşsa azımsanmayacak sayıda kişi termik santral projelerine ikna edilebiliyor.

“Santral turistleri”

Yine de termik santral projeleri planlayan şirketler işi şansa bırakmıyor. Santral projelerinden etkilenecek bölgelerde yaşayan ve çeşitli sebeplerle santral projelerine ılımlı yaklaşan kişiler şirketler tarafından, faal termik santrallerin bulunduğu bölgelere götürülüyor. Örnek santral turları birkaç temel unsurdan oluşuyor: İlk olarak daha önceden seçilen bir santralin belirli kısımları ziyaretçilere gezdiriliyor. Bu gezinin santral yerleşkelerinin göreceli olarak temiz kısımlarıyla sınırlı kalmasına özen gösteriliyor. Gezilecek santralin, turdan önceki birkaç gün çalıştırılmamasına ya da santralde temizlik yapılmasına dikkat ediliyor. Gezilerde mutlaka iyi restoranlarda yemekler yeniyor ve gidilen kentin kalburüstü otellerinde kalınıyor. Ayrıca santral turistlerinin, termik santral yakınında yaşayan kişilerle karşılaşmaması için de gereken önlemler alınıyor. Bu karşılaşmaların, kömüre dayalı termik santral yakınında yaşayan kişilerin, şirketin hoşlanmayacağı bilgi ve tecrübeleri santral turistlerine aktarabileceğinden çekiniliyor.

Termik santral kuracak şirketlerin, örnek santral turu katılımcılarından birkaç beklentisi bulunuyor. Bunların ilki santralleri gezenlerin, yaşadıkları bölgeye döndüklerinde termik santral projelerinden övgüyle bahsetmesi. Temizlenmiş ve özellikle bir süredir çalıştırılmamış santralleri gezenlerin kendi yerleşimlerine dönüp hemşehrilerine, “Termik santral aslında anlatıldığı gibi pis değil” demesi, şirketlerin termik santral propagandasına olumlu katkı yapması umuluyor. Turlarla hedeflenen bir başka şey ise şirketler ile yurttaşlar arasında küçük de olsa bir minnet ilişkisi kurulması. Turlardaki otel ve restoran ayaklarının bu hedefi karşılayacağı düşünülüyor.

2000’li yılların ikinci yarısında örnek santral turları, Zonguldak’ın Çatalağzı ilçesine düzenleniyordu. Ne var ki santrallerin kapasitesindeki artış Çatalağzı’nı solunum yolu hastalıkları ile kanserin kol gezdiği, kapkara bir yer haline getirdi. Çatalağzı’nın kömürden yaka silken halkı santral turistleri için artık pek de iyi bir ev sahibi profili çizmez olunca, örnek santral turlarının adresi de değişmek zorunda kaldı.

Son yıllarda termik santral projeleri için yerel halk desteği arayanlar, Çanakkale’nin Çan ilçesinde kurulu, kamu kuruluşu EÜAŞ (Elektrik Üretim A.Ş.) tarafından işletilen 18 Mart Çan Termik Santrali’ne turlar düzenliyor. Örneğin 2018’de, yine EÜAŞ’ın Eskişehir’de kurmak istediği Alpu Termik Santrali projesinin etki alanında yaşayanlar da Çan’daki santrale getirilmişti.

Çanakkale ve çevresi son yıllarda kömür ekonomisi tarafından istila edilmiş durumda. Kayalık dokusu ve rüzgarlı yapısıyla Çanakkale sahilleri, turistlerden ziyade termik santral yatırımcılarının ilgisini çekiyor. Kimi zaman sadece birkaç kilometre arayla planlanan termik santral projeleri arasında ithal kömüre dayalı olanlar bulunsa da Çanakkale’deki kömür ekonomisinin kalbinin Çan olduğu söylenebilir. Açık ocak kömür madenciliğinin onlarca yıldır sürdüğü Çan, bölgedeki sanayi tesisleri ile termik santrallere kömür sağlıyor.

Çan’a adımını ilk defa atanlar çok geçmeden boğazlarında yanma ve kaşıntı hissinin ortaya çıktığını fark ediyor. Bu semptomlar kömüre dayalı iki termik santralin, santrallere ait kömür stok sahaları, kül bantları ve kül barajları ile açık ocak kömür madenlerinin ilçeye gelen ziyaretçilere merhaba deme şekli. Kömüre dayalı termik santrallerden yayılan emisyonlara, kömür stok sahalarında beklerken tutuşan kömürden çıkan dumanlar ve kül bantları ile devasa kül barajlarından etrafa yayılan tozlar eklenince, Çan’da yaşayıp da herhangi bir solunum rahatsızlığına yakalanmamak güçleşiyor.

“İyi olacak dediler ama hiç de öyle olmadı”

Çan’ın Yaya Köyü’nde doğup büyüyen Ali Can, 18 Mart Çan Termik Santrali projesini ilk defa 1997’de, ticaretle uğraştığı dönemde işitmiş. 2000’de termik santral projesinin inşaatı başladığı sırada Ali Can da hayvancılık ve yem üretimine yönelik tarım faaliyetlerine başlamış. O dönem köye gelip kendileriyle konuşan uzmanların, santralin hiçbir etkisi olmayacağını söylediğini anımsıyor. Dönemin Çan Belediye Başkanın ve birkaç kişinin itirazları da o günlerde pek dikkate alınmamış. Fakat 18 Mart Çan Termik Santrali’nin kuruluşuyla birlikte Yaya ve civar köylerdeki yaşam dönüşü olmayacak biçimde etkilenmiş: “İyi olacak dediler ama hiç de öyle olmadı. Kirli hava, kül, toz… Stok kömürün yanması hayatımızı, tarımı ve hayvancılığı çok kötü etkiledi. Ama kimseden bunun çaresini bulamadık…”

Çan’da, 2000’de inşaatına başlanan 18 Mart Çan Termik Santrali, 2004’te devreye alındı ve elektrik üretir oldu.  2014 yılında kömüre dayalı bir başka termik santral projesi bölge için gündeme geldi. 10 yıldır termik santralle yan yana yaşayan ve etkilerini deneyimleyen Çan köylülerinin yoğun itirazlarına rağmen onay alan Çan-2 Termik Santrali (Çan halkı proje sahibi firmadan ötürü bu santrali ODAŞ ismiyle de anıyor) projesi, 2018’in ilk yarısında elektrik üretimine başladı.

Ali Can, hem günlük yaşamının aldığı darbeyi hem de toprağa dayalı faaliyetlere olan etkileri şöyle anlatıyor: “Toz her şeyi mahvediyor. Dışarıya çamaşırını as, 24 saat içinde beyaz çamaşır üzerinde kıpkırmızı kül tabakası oluşuyor. İnsan hayatını tehdit eden bir gaz ha gündüz salınmış ha gece salınmış! Stok kömürden, bantlardan, külden uçan toz, toprak üzerinde belirli bir tabaka, yani sır oluşmasına yol açıyor. Sır oluştukça verim düşüyor. [2018’de kurulan yeni santrali ima ederek] Bundan sonra daha da fazla düşecek. Bu sene asmalarımız Ağustos’ta yapraklarını döktü. Bahçecilik yapamıyoruz, domatesimiz patlıcanımız yetişmiyor. Kimse çıkıp da ‘Termik santral bunları etkilemiyor’ diyebilir mi?”

Çan’ın köylerinde arpa, buğday ve mısırın yanı sıra nohut ve ayçiçeği ekiliyor. Ancak köylülerin çok ciddi bir kısmı büyükbaş ve küçükbaş hayvancılıkla uğraştığından, ekip biçilen tarım ürünlerinin önemli kısmı da silajlık olarak tabir edilen cinsten, diğer bir ifadeyle hayvanlar için yem sağlamaya yönelik. Arpa, buğday ve mısır tarlalarından biçilenler yeme dönüştürülüp hayvanlara yediriliyor. Ancak köyleri çeviren iki termik santral bu süreci daha en başından etkiliyor. Ali Can, santralin ilk etkisinin mahsul üzerinde görüldüğünü anlatırken: “2000’li yıllarda dönüm başına 350-400 kilo arpa ve buğday elde ediyorduk. Şimdi çoğunlukla dönüm başına 80-90 kilo. En fazla 150-160 kiloyu görebiliyoruz. Ektiğimiz hayvanların yemine yetmez olunca son üç-dört senedir dışarıdan yem almaya başladık. Artık yemin yüzde 30-40’ını satın alıyoruz. Burada termik santrallarin ‘buhar’ diye saldığı şey temiz hava değil ki! Bunlar bizim tarlamıza, mahsulün üzerine iniyor. Otların üzerinde biriken kömür tozu, kül ve zehir ya ambara ya da hayvanların karnına gidiyor. 2000’li yıllarda 150 büyükbaş hayvana kadar çıkabilmiştik ama kirli hava ve toz bizi çok etkiledi ve küçülmeye başladık. Şimdi yaklaşık 40 hayvan kaldı. Belki de kapatacağız…” Uzun lafın kısası, hayvancılıktaki pek çok girdiyi kendi tarımsal faaliyetleriyle karşılayabilen Çan köylüleri termik santral yüzünden artık yeterince yem üretemiyor, üstelik santral hayvanların sağlığını da bozuyor. Böyle bir ortamda herhangi bir ekonomik faaliyeti planlı şekilde gerçekleştirmek de imkansız hale geliyor.

18 Mart Çan Termik Santrali, Çan’ın köylerinde yaşayanların hayatlarını öyle sarsmış ki 2014’te aynı yere ikinci bir kömüre dayalı termik santral planlandığında köylüler, kendilerine köylerini taşımak üzere yeni bir yer gösterilmesini idareden isteyecek kadar hayatlarından bezmiş. Ali Can, bölgeye yapılmak istenen ikinci termik santral projesine karşı çıktıklarını ancak hiçbir itirazlarının sonuç getirmediğini söylüyor: “Civar köylerin muhtarları Çan Kaymakamlığı’ndan başlayıp Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na varana dek herkesle görüştü. ‘Gerçekten bu kömürün burada yakılması gerekiyorsa köylerimiz tüm yerleşimleriyle birlikte kamulaştırılsın, devlet bize başka bir yer göstersin, buradan çekelim gidelim’ dedik. Eğer ikinci santral de gelirse Yaya, Karlı, İlyasağaçiftliği, Durali, Kulfal ve Bahadırlı köylerinin taşınması gerekeceğini anlattık. Ama köyümüzde ÇED Halkın Katılımı Toplantısı bile yapmadan santrale onay verildi…”

İkinci termik santral projesinin gelişi Çan’ın köylerindeki nüfusu iyice azaltmış. Bunun bir sebebi santrallerin tarım ve hayvancılığa vurduğu darbe. Ancak giderek daha fazla sayıda insanın bölgeyi terk etmesinin bir diğer sebebi de hastalıklar. Ali Can, yerel bir idareciyle yaptığı görüşme sırasında 18 Mart Çan Termik Santrali’nin baca filtre sistemlerinin bulunmadığını öğrendiğini aktarıyor: “Devlet yetkilileri bize yalan söyledi. ‘Son sistem, filtre var’ dediler. 2014’te öğrendim burada filtre olmadığını. Çünkü filtre 33 milyon avroymuş! Filtre takılmasını özelleştirme kapsamına koymuşlar.”

Ali Can’a göre yeni kurulan Çan-2 Termik Santrali de pek çok eksiklik giderilmeden faaliyete geçti. Ali Can, Santralin kül bandının çalışmadığını, santralden çıkan küllerin kamyonlarla kül barajlarına götürüldüğünü, bu sırada da çok miktarda tozun ovaya yayıldığını anlatıyor. Yaklaşık 800 nüfuslu Yaya Köyü’nün bugün neredeyse 80 kişilik ufacık bir köye dönüştüğünü söyleyen Ali Can, “Biz burada iki termik santralin arasında kaldık. Bir tanesi kuş uçuş 150-200 metre, diğeri kuş uçuşu 300 metre. Devlet yetkilileri kendileri burada otururlar mı acaba? Biz bile bile ölüme terk ediliyoruz. Ölüm… Bunun sonucu ölüm. Bizim Yaya Köyü ölüme terk edilmiş…”

ali-can-komur-hikayeleri-1
ali-2
ali-3
ali-4-1
ali-5
ali-6
ali-7
ali-8

KÖMÜRÜ BIRAK!

Türkiye’de aktif çalışan 28, hayata geçmesi planlanan 40’tan fazla kömürlü termik santral projesi var. Dünya bu kirli ve verimsiz enerji kaynağından vazgeçerken, Türkiye yatırım yapmaya devam ediyor. Oysa sahip olduğu güneş enerjisi potansiyeliyle yenilenebilir ve temiz enerji alanında dünya lideri olabilir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan, kömürlü termik santral projelerini iptal etmesini ve yenilenebilir enerjiye yatırım yapmasını talep et.

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?